Ankara’da yaşanan sel felaketinin perde arkası (ÖZEL HABER)
21.06.2022 - 15:37, Güncelleme:
21.06.2022 - 17:10 1799+ kez okundu.
Ankara’da yaşanan sel felaketinin perde arkası (ÖZEL HABER)
Ankara’da 7 Haziran’da yaşanan sel felaketinde 4 kişi hayatını kaybetmiş büyük ölçüde mal kaybı yaşanmıştı. Yaşanan felaketin ardından Ankara’nın altyapısı en çok konuşulan konulardan oldu.
Ankara’da şiddetli yağış sonrası sel meydana geldi. Caddelerde bulunan araçlar selde sürüklenirken sele kapılan vatandaşlar kurtarma ekiplerince kurtarıldı. Yaşanan selde 4 kişi hayatını kaybetti. Ekin arazileri zarar gördü.
Başkent’e valilikten sel ve hortum uyarısı yapılmış vatandaşlar önlemlerini almaya çalışmışlardı. Fakat yağışın çokluğu ve toprağın suya doymasıyla felaket kaçınılmaz oldu. Uzmanlara göre felaketin nedeni su yataklarının çevresinde yoğunlaşan imar çalışmaları ve üstü kapatılan derelerden kaynaklı yağan yağmurun toprağa karışamaması ve yolunda akması olarak tanımlanıyor.
Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Trafik Planlaması ve uygulaması öğrencisi Mehtap Yılmaz ve Özge Yalçıner Ercoşkun, Yüksek Lisans tezinde Ankara’nın derelerinde yaşananları şu sözlerle ifade ediyor; “Ankara dereleri hızlı nüfus artışı ile birlikte ulaşım ve altyapı hizmetlerine olan taleplerin artması doğrultusunda yok edildi.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, köylerden kente göçler artmış ve dereler etrafında hızla gecekondular yayılmıştır. Artan altyapı ihtiyacı karşılanamayınca evsel ve sanayi atıkları derelere verilmeye başlanmış ve dereler açık kanalizasyon hatları haline gelmiştir. Bu duruma bir çözüm üretilememiş ve dereler beton menfezler içine alınmıştır. Günümüzde trafik ve altyapı ihtiyacı bu derelere gömülü durumdadır, dereler trafiği taşıyan kanallara dönüştürülmüştür.
Günümüzde Ankara genelindeki yollarda, altgeçitlerde, katlı kavşaklarda, bazı kamu kuruluşlarında ve metro istasyonlarında meydana gelen seller tesadüfi değildir. Ankara kentinde ulaşım ve çevre ilişkisi iyi kurgulanamamış, eş zamanlı olarak birbirine zarar veren iki kavram haline dönüştürülmüştür“
Ankara geçmişinden ders almıyor
Ankara daha evvel 11 Eylül 1957’de yaşadığı tarihin en büyük felaketini unutmuş, alınması gerekilen önlemleri yeterince almamıştı.
11 Eylül günü Hatip Çayı vadisinde Elmadağ’dan Ankara’ya doğru ilerleyen sel suları çoğu semti sular altında bırakmış, çok sayıda insanın hayatını kaybetmişti. Çok büyük maddi zararın oluştuğu felaket sonrasında bölge sadece insansızlaştırılmıştı.
Fakat yine aynı bölge artan nüfusla ve felaketin unutulmasıyla yeniden yaşama açılmıştı. Çok sayıda dereye sahip olan Ankara’nın dereleri kapatılmış yerine yollar yapılmıştı. Doğal yatakları bozulan bu dereler zamanı geldiğinde doğal yolları olan asfalt yollardan akmaya başladı.
Yine Ankara’dan Beytepe Deresi’nin akmakta olduğu Eskişehir Yolu’nda ve Atatürk Hastanesi’nde Mayıs 2018’de sel meydana gelmişti.
Anlaşılacağı üzerine Ankara’da yaşanan sel felaketi bir doğal afet değil plansız şehirleşmenin bir sonucudur.
Ankara’nın geldiği bu noktada yapılması gerekilen; üzeri kapatılan derelerin tespit edilmesi, şehirciliğin planlanması ve derelerin tekrardan kullanılabilir hale getirilmesinin sağlanmasıdır.
TKP: “Belediyeleri kim yönetiyor”
Halk yaşanan felaketin sorumlusu olarak belediyeyi tutuyor. Elbette ki bu felaketten sorumlu Ankara Büyükşehir Belediyesi’dir.
Fakat tek sorumlu değildir. Bu felaket güncel belediyenin yatırımlarıyla oluşmadığı gibi sadece belediyeye bağlı da değildir. Hükümet tarafından alınan kararların yanı sıra rantçılara sağlanan yatırımlarla beraber sorumlu listesi aslında oldukça kabarık.
Türkiye Komünist Partisi (TKP) felaketin ardından bir açıklama yayınladı.
TKP açıklamasında, “Ülkede değişmeyen tek şey yerel yönetim anlayışıdır. Kent planları gözlerinin gördüğü tüm arazilere bina diken müteahhitlere, yapım işleri belediyenin kapısında yatan ihale peşinde koşan patronlara teslim edilmiş durumda. Tüm bu tabloda altyapı hizmetleri ancak yaşanan felaketlerle birlikte gündem oluyor. Belediye yatırımları kamu eliyle gerçekleştirilmeli, kentlerimiz merkezi planlamayla bilimsel ilkeler ışığında planlanmalı, konut üretimi devlet eliyle yapılmalı ve hiçbir sermaye çevresi konut üretiminden rant sağlamamalıdır” ifadelerine yer verdi.
Zamanında atılan yanlış adımların çilesini çeken halk sorumluyu bulmak istese de görüldüğü gibi öfkelerin direkt yöneltilebileceği bir kişi bulunmamakta. Bugüne kadar Ankara’nın ilerleyişinde imzası bulunan herkes bu felaketten ve olabileceklerden sorumludur.
Ankara’da 7 Haziran’da yaşanan sel felaketinde 4 kişi hayatını kaybetmiş büyük ölçüde mal kaybı yaşanmıştı. Yaşanan felaketin ardından Ankara’nın altyapısı en çok konuşulan konulardan oldu.
Ankara’da şiddetli yağış sonrası sel meydana geldi. Caddelerde bulunan araçlar selde sürüklenirken sele kapılan vatandaşlar kurtarma ekiplerince kurtarıldı. Yaşanan selde 4 kişi hayatını kaybetti. Ekin arazileri zarar gördü.
Başkent’e valilikten sel ve hortum uyarısı yapılmış vatandaşlar önlemlerini almaya çalışmışlardı. Fakat yağışın çokluğu ve toprağın suya doymasıyla felaket kaçınılmaz oldu. Uzmanlara göre felaketin nedeni su yataklarının çevresinde yoğunlaşan imar çalışmaları ve üstü kapatılan derelerden kaynaklı yağan yağmurun toprağa karışamaması ve yolunda akması olarak tanımlanıyor.
Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Trafik Planlaması ve uygulaması öğrencisi Mehtap Yılmaz ve Özge Yalçıner Ercoşkun, Yüksek Lisans tezinde Ankara’nın derelerinde yaşananları şu sözlerle ifade ediyor; “Ankara dereleri hızlı nüfus artışı ile birlikte ulaşım ve altyapı hizmetlerine olan taleplerin artması doğrultusunda yok edildi.
Cumhuriyetin ilk yıllarında, köylerden kente göçler artmış ve dereler etrafında hızla gecekondular yayılmıştır. Artan altyapı ihtiyacı karşılanamayınca evsel ve sanayi atıkları derelere verilmeye başlanmış ve dereler açık kanalizasyon hatları haline gelmiştir. Bu duruma bir çözüm üretilememiş ve dereler beton menfezler içine alınmıştır. Günümüzde trafik ve altyapı ihtiyacı bu derelere gömülü durumdadır, dereler trafiği taşıyan kanallara dönüştürülmüştür.
Günümüzde Ankara genelindeki yollarda, altgeçitlerde, katlı kavşaklarda, bazı kamu kuruluşlarında ve metro istasyonlarında meydana gelen seller tesadüfi değildir. Ankara kentinde ulaşım ve çevre ilişkisi iyi kurgulanamamış, eş zamanlı olarak birbirine zarar veren iki kavram haline dönüştürülmüştür“
Ankara geçmişinden ders almıyor
Ankara daha evvel 11 Eylül 1957’de yaşadığı tarihin en büyük felaketini unutmuş, alınması gerekilen önlemleri yeterince almamıştı.
11 Eylül günü Hatip Çayı vadisinde Elmadağ’dan Ankara’ya doğru ilerleyen sel suları çoğu semti sular altında bırakmış, çok sayıda insanın hayatını kaybetmişti. Çok büyük maddi zararın oluştuğu felaket sonrasında bölge sadece insansızlaştırılmıştı.
Fakat yine aynı bölge artan nüfusla ve felaketin unutulmasıyla yeniden yaşama açılmıştı. Çok sayıda dereye sahip olan Ankara’nın dereleri kapatılmış yerine yollar yapılmıştı. Doğal yatakları bozulan bu dereler zamanı geldiğinde doğal yolları olan asfalt yollardan akmaya başladı.
Yine Ankara’dan Beytepe Deresi’nin akmakta olduğu Eskişehir Yolu’nda ve Atatürk Hastanesi’nde Mayıs 2018’de sel meydana gelmişti.
Anlaşılacağı üzerine Ankara’da yaşanan sel felaketi bir doğal afet değil plansız şehirleşmenin bir sonucudur.
Ankara’nın geldiği bu noktada yapılması gerekilen; üzeri kapatılan derelerin tespit edilmesi, şehirciliğin planlanması ve derelerin tekrardan kullanılabilir hale getirilmesinin sağlanmasıdır.
TKP: “Belediyeleri kim yönetiyor”
Halk yaşanan felaketin sorumlusu olarak belediyeyi tutuyor. Elbette ki bu felaketten sorumlu Ankara Büyükşehir Belediyesi’dir.
Fakat tek sorumlu değildir. Bu felaket güncel belediyenin yatırımlarıyla oluşmadığı gibi sadece belediyeye bağlı da değildir. Hükümet tarafından alınan kararların yanı sıra rantçılara sağlanan yatırımlarla beraber sorumlu listesi aslında oldukça kabarık.
Türkiye Komünist Partisi (TKP) felaketin ardından bir açıklama yayınladı.
TKP açıklamasında, “Ülkede değişmeyen tek şey yerel yönetim anlayışıdır. Kent planları gözlerinin gördüğü tüm arazilere bina diken müteahhitlere, yapım işleri belediyenin kapısında yatan ihale peşinde koşan patronlara teslim edilmiş durumda. Tüm bu tabloda altyapı hizmetleri ancak yaşanan felaketlerle birlikte gündem oluyor. Belediye yatırımları kamu eliyle gerçekleştirilmeli, kentlerimiz merkezi planlamayla bilimsel ilkeler ışığında planlanmalı, konut üretimi devlet eliyle yapılmalı ve hiçbir sermaye çevresi konut üretiminden rant sağlamamalıdır” ifadelerine yer verdi.
Zamanında atılan yanlış adımların çilesini çeken halk sorumluyu bulmak istese de görüldüğü gibi öfkelerin direkt yöneltilebileceği bir kişi bulunmamakta. Bugüne kadar Ankara’nın ilerleyişinde imzası bulunan herkes bu felaketten ve olabileceklerden sorumludur.
Ankara HABERİ
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.